14 Haziran 2010 Pazartesi

sahipsiz

Sen, sana diyorum. Niye öldün sen? Cevap verebilir misin?

Hiçbirşey sana ait değildi, ve olamayacaktı. Zaten sahip olabilseydin, sahip olduğun şeyin ne olduğunu bilemeyecektin ki? Hiçbirimiz bilemeyecektik. Toprak nedir? Toprağa sahip olabilir misin? Vatanına? Evine? Kendi vücuduna? Başkalarının vücuduna? Diline, kültürüne, geleneğine, göreneğine sahip olabilir misin? Hayır. Ama bunlar için öldürebilirsin, gönül rahatlığıyla ölebilirsin.

Seni kullandılar işte. Sahip olanlar, sahip olduklarını korumak için, hiçbir zaman sahip olamayacağın şeyler adına sana adam öldürttüler, ve sonunda, bak, sen de öldün. Zorlama bir "bölünmez bütünlük" (ki matematik bize bütün bütünlüklerin bölünebileceğini de söyler) peşinde koşa koşa herşeyi paramparça etmekti görevin. Veya dava uğruna canını ortaya koymaktı. En ufak bir tereddüt, ihanete eşdeğerdi. Gözlerini kapattın, ve vazifeni yaptın. Sonra gözlerini tekrar kapattın.

Ha dağın başında ölmüşsün, ha allahın unuttuğu bir yerde bir karakolda..Adına baskın demişler, operasyon demişler, pusu demişler, harekat demişler, önemli mi senin için? Bombayla, roketle, mayınla, kurşunla, bıçakla öldürülmüşsün, farkeder mi? Tankla, topla, uçakla, helikopterle, postallarla, ya da yalınayak-sessizce-gecenin bi vakti-çaktırmadan gelmişler, farkeder mi? Şehit mi oldun, etkisiz hale mi getirildin, ölü mü ele geçirildin? Umrunda mı?

Peki ya bize noldu? Biz; geride kalanlar. Sen de bizdendin. Sen de geride kalmıştın işte, başkaları öne geçmişti rütbeleriyle, soyadlarıyla, paralarıyla, bürokratlarıyla, yoldaşlarıyla..Sense bir piyondun, cephenin gerisine doğru hareket etmen, vezirlerle, şahlarla muhabbet etmen olanaksızdı. Öne sürülmüştün. Harcanabilirdin. Neticede, hiçbişeye sahip değildin. Bakma, onlar da sahip değildi, olamazlardı. Ama cüretkardılar, bir defa senin adına konuşmalarına izin vermiştin ve o anda iş işten geçmişti.

O kritik anda, sen daha ne olup bittiğini anlamadan söylemler ağzına yerleştirilmişti. Ezberletilmişti. Silahın eline tutuşturulmuştu. Düşmanınla çok benzer şartlarda eğitim gördüğünün farkında mıydın? Kamplarda veya kışlalarda. Sloganlarla, marşlarla, türkülerle..Atış talimleriyle. Hoplayıp zıplamalarla. Yerde sürünmelerle..

Napabilirdin? Davaya hizmet dışındaki seçeneğin neydi ki? Mecburdun sen, içinde yaşadığın toplum, ülkenin hangi bölgesinde yaşarsan yaşa, seni zorunlu kılmıştı bu "hizmeti" yapmaya..Yoksa erkek değildin. Yoksa vatandaş değildin. Yoksa, satılmışın, ödleğin tekiydin. Gururuna yedirebilir miydin? Hani, başkalarının tanımladığı ve sana iliştirilen o ölümcül erkeklik gururuna?

Kuşaklar boyu bu çok vatani, çok uhrevi, çok halkçı hizmetler yapıldı da ne oldu diye soramazsın ki şimdi..Çünkü öldün. Kendin başlatmadığın bir savaşta, sonuna dek sevdiklerin için kendini feda ettiğini düşünerek, öldürdün ve öldün. Biz ölmeni istememiştik. Ama ölmenden gurur duyduk. Gurur icad edilmemiş olsaydı napardık bilemiyorum tabii..

İşte, en nihayetinde, sen birilerinin katiliydin ve başkaları da senin katilindi. Katilimin katili, benim dostumdu öte yandan. Abimdi. Kardeşindi. Amcamdı. Babandı. Dağdaki de karakoldaki de yoldaki de patikadaki de üsteki de alttaki de bizdik işte. Nesini kıyaslayacaktık? Bir taraf farklılığımızı, diğer taraf benzerliğimizi ispat için ölüyor, öldürüyordu..

İlk farklılaşan, ölmeyi ve öldürmeyi reddeden olacaktı oysa..

13 Haziran 2010 Pazar

radyo eksende frekans kaymaları

İnanın ciddi bir yazı yazmaya çok uğraştım, ama olmadı. Çünkü bu kadarı da olmaz artık.

Yeni fobimiz vatana millete hayırlı uğurlu olsun efendim! Artık eksenimiz kayıyormuş, hem de doğuya doğru, eyvah! Orda pis araplar ve bölücü kürtler dışında hiçkimse yok ki!?Biz giyim-kuşamımızla, aydınlanmış beyinlerimizle avrupaya pek yakışıyorduk ayol..

(ne acaip doğudaki herkes bizi "sırtımızdan hançerlemiş" diye bi hikaye var, sırtımızı dönmüş olduğumuzdan olabilir mi?bu "biz" öznesi osmanlı mı, cumhuriyet mi? aman ne önemi var, söz konusu vatana ihanetse tarih teferruattır)

Batıyla her temasın "ABD uşaklığı, Damat Ferit hükumeti, AB yalakalığı" vb gibi yakıştırmalarla karşılanmasının ardından, bu sefer de "Batı" ekseninden kopuyor olmamız üzerine muazzam bir fırtına kopartılıyor. E hani bunlar emperyalist devletlerdi? Hani bölmeye-parçalamaya uğraşıyolardı? Hani CIA'den falan emirle getirilmişti bu hükumet? Şimdi "pensilvanya" çok güzide bir eyaletimiz, ABD'nin höt-zötleri çok mühim uyarılar oluverdi.

Tabii ufukta daha büyük tehlikelerin olduğunu vaaz edip, sil baştan bir "yaşam tarzı tehlikede" kaşıntısı başlatma fırsatı doğuverdi aslan medyamıza. 8 yılın ardından yaşam tarzında herhangi bir değişiklik olmayınca bu söylem de sona erer yakında diyorduk ama, nafile, bi anda çıkıverdi işte ortaya..Ortadoğu birliği, İslami yardım, din birliği ekseninde dış siyaset, İran-Filistin-Suriye-Ürdün-Lübnan ile ittifaklar, omaygad gerçekten de! Ya sahiden "tam bağımsız" olup, kafamıza göre ortaklıklar kurmaya başlarsak? Mazallah, Batı bizi napar?

Bu AKP hepimizi örtücek, öcü öcü yapıcak valla! Bir Cumhuriyet yazarı "ben iran gibi, filistin gibi yönetilen bir ülkede yaşamak istemiyorum"u yapıştırmış bile! Hem de Lang Lang dinlerken. İrana yaptırıma karşı verilen hayır oyu, konser salonunda dönüp dolaşıyormuş..avrupa üzerinde de bi hayalet dolaşıyodu vakti zamanında, onun gibi bişey..Lang Lang'ı da İstanbulda dinliyor üstelik. Ama İstanbul yavaştan Tahrana mı dönüyor?!?

Oysa ben kıta sahanlığımızın her yıl birkaç santim batıya kaydığını biliyorum, jeologlardan. İstemesek de eksenimiz batıya doğru yani.

Hayır efendim, bu kadar absürd bir tartışmaya ciddi ciddi argümanlar sunarak katılmak istemiyorum, pas geçiyorum. Sizleri fobilerinizle, yaşam tarzı endişelerinizle, hassas bünyelerinizle başbaşa bırakıyorum; esen kalın!