16 Ağustos 2010 Pazartesi

öpmez ama evet!

Sıcaklardan baydığım kadar ülkemizin siyasi gündemini oluşturan fasafiso maddelerden de baydım. Bıktım, usandım.

Biri soy-sop der, diğeri havuz mavuz der, beriki boykot der, bitanesi uzun zamandır hiçbişey demedi.. Hiçbirisi de pakette şu şu varmış, paket kabul edilirse şöyle olur, edilmezse böyle olurun derdinde değilmiş. Mesele yine AKP'ye kilitlenmiş.

Bazen ülkedeki bütün siyasi partiler bir anda kendilerini feshetseler ne güzel olur diye düşünüyorum. Partileri ve hatta sadece liderleri tartışmaktan bir türlü sorunlara, çözümlere gelemiyoruz. Sorunu çözmeye kalkanın önce seceresini kontrol etmemiz lazım, bakalım bu sorunu çözmeye layık mı? Niyetler okunmalı tabii, önyargılar birbir sıralanmalı. Herşey tek boyutlu kılınmalı, herşey bir doğru-yanlış oyununa sokulmalı, gri bölgeler bertaraf edilmeli. Anayasa mı değişiyo, eyvah sivil dikta..oysa biz 80 küsur yıllık diktamızdan pek memnunduk, nolur yapmayın..

Alt tarafı iktidarı muktedir kılacaksınız yahu, devleti başıboş ideolojik kurumların değil, hükümetin yönetmesini sağlayacaksınız. Bu sayede, hükümetin elinde de kendi çapsızlıkları için bahane kalmayacak. "Biz yapacaktık da izin vermediler" diyemeyecek. Bu kadar zor değil bir evet'çik.

Neyse, başka neler olur bu sıcakta? Hrant Dink'le ilgili davada AİHM'ye gönderilen savunmayla, hükümetin en büyük ayıbı, en büyük "özrü kabahatinden beter" vakasına tanık oluruz. Saç-baş yoldurur, tiksindirir. Bu kadar pervasızca, vicdansızca nasıl cinayetin suçu kurbanın üzerine boca edilir ki? Sonrasında doğan tepkiye yapılan açıklamada "teknik bilgi" verdik ne demek? Neyin tekniği bu? Hrant Dink'i mahkum eden zihniyetin savunuculuğu yapılırken, onu öldüren örgütlenmenin de neredeyse aklanması yapılacak. Nedir? Tahrik. Nefret suçuymuş..Hassasiyetleriniz batsın.

Sonra ne olur öte yandan, tabii yine "Ermeniler bişeyler istiyorlar" şeklinde haberler nüfuz eder gündelik yaşantımıza..Halbuki biz onlardan ne aldık ki yahu? Cumhuriyetin temellerinin atıldığı binaların tamamının Ermenilere ait olması size bu devletin kuruluşunda izlenen politikalar hakkında bir ipucu vermiyor mu? Veriyor tabii..bu yaygara ondan. Yüce rejimimizle ilgili gerçekler ortaya çıkacak, o yüzden Ermeniler sanki hakları olmayan bir şeyi durup dururken, gıcıklığına istiyormuş gibi lanse ediliyor güzide medyamız tarafından. Ermenilere 1915'te reva görülenlerle bugün reva görülenlerin çok da farklı olmadığını anlıyoruz malesef..alışmış kudurmuştan beter hakkaten.

Ama kabul, güzel şeyler de olur. Ateşkes ilan edilir mesela, ülke nefes alır. Ana haber bültenlerinde ajitasyona ara verilir, bülten süreleri kısalır. Silahların sesi kesildiğinden barış isteyenlerin sesi daha gür çıkmaya başlar.

Sonra Sümela'da 88 yıl sonra ilk ayin yapılır. Dünyanın her yerinden yüzlerce kişi katılır. AİHM'de skandala imza atan hükümet, Sümela'da çok hoş, çok başarılı bir organizasyona imza atar. YAŞ'ta olduğu gibi, devletin militarist ve milliyetçi "teamülleri"nin birbir yıkılmasını görürüz, seviniriz.

Kısacası insan bu havalarda ve bu gündemlerde bir kızar bir sevinir, bir gurur duyar, bir utanır. Ve hep terler. 12 Eylül'e kadar da terleyeceğiz sanırım. Sonra..sonrası meçhul şimdilik. Ama ufak da olsa bir umut..az bir farkla bir "evet" sonucu, ha gayret! Bu "evet" sihirli bir öpücük gibi vicdanlarımıza-aklımıza can verip bambaşka bir ülke yaratmayacak olsa da, bir fitilin ateşleneceğini hissediyorum.

Belki, en sonunda, bütün bu tantanaya değecektir.

Hiç yorum yok: