Şimdi hiç kızmaca, darılmaca yok. Senin için çok güzel bir dünya hazırladık. Karşılığında da ufak tefek bazı kurallara uymanı ve bazı görevleri yerine getirmeni istiyoruz.
Bir kere, bize saygı duyacaksın, bizi hep seveceksin. Bizim seni istediğimiz gibi yetiştirmemize izin vereceksin. Bu, bizim en doğal hakkımız. Seni biz doğurduk, sen bize aitsin. Güzelce eğip bükücez, güzelce eğiticez ki vatana-millete ya da dine-imana faydalı bir zat olasın. Zaten farkedeceksin ki, biz birey yetiştirmektense nefer yetiştiriyoruz. Kendi takımımıza taraftar üretiyoruz (kanın en az iki renklidir, unutma!). Vatanımız için asker üretiyoruz. Kendi siyasi kampımız için yılmaz savunucular salıyoruz ortalığa. Ümmetimiz için imanlı gençler yaratıyoruz.Sen daha sorgulamayı, kendin için düşünmeyi öğrenmeden, biz sana neyi nasıl düşünmen gerektiğini öğretiyoruz ki, yorulmayasın.
Öyle kendini çok matah bişey zannetme yani. Kendi projektörlerimizi yansıtmamız için boş bir ekransın sadece. Bizim yapamadıklarımızı sen yapacaksın, bizim başarısız olduğumuz yerde sen başarılı olucak, bizim alamadığımız intikamı sen alacaksın.
Sen farkında değilsin ama, daha doğmadan evvel bir sözleşmeye imza attın aslında. Bizim seçtiğimiz doğruların, bizim senin için yarattığımız hayatın en iyisi olduğunu kabul ettin, bunu hiçbir şekil ve ad altında tartışmayacağına dair de söz verdin. Merak edecek bişey yok, elbette biz en doğrusunu, nasıl yaşayacağını, nasıl gülüp ağlayacağını, nelere/nasıl inanacağını belirledik. Kendimizin küçük versiyonları, bu dünyaya verebileceğimiz en güzel hediyelerdir çünkü. Baksana, ne kadar güzel bir dünyada yaşıyoruz. Biz, hepimiz, bütün insanlar, kendi konumumuzun, kendi kimliğimizin en doğrusu, en makbulü olduğu konusunda hemfikiriz. Konumlarımızın ve kimliklerimizin farklı olduğuna bakma. Biz haklıyız işte, sorgulama!
Biz bir aileyiz evladım. Bu dünyada en kutsal şey bölünmez bütünlüktür. Bizi bölme evladım. Bizden farklı düşünme. Bize ihanet etme, evlatlıktan reddetme hakkımız var seni. Bu, o başlangıçtaki sözleşmenin feshedilmesidir. Cezaları kocamandır. Aidiyetin olmadan, sen bir hiçsin çocuk!
Bizim inançlarımızı harfiyen tekrarladığın müddetçe sorun yok evladım. Bu, inançlarımızın ne kadar doğru olduğuna bizi bir kez daha ikna etmeye yarıyor, o yüzden önemli. Bizim mutluluğumuz senin de mutluluğun. Allah'a otomatikman inan zaten. Atatürk dünyadaki gelmiş geçmiş en büyük liderdir, inan. Bizim atalarımız, generallerimiz, dedelerimiz, peygamberlerimiz, devlet büyüklerimiz falan hep çok güzel işler yaptılar, hepsini aileden kabul et, hiçbir dediklerini sakın ha sorgulama. Biz sana en güzel hayatı dayatıyoruz yavrum, bu insanlar da aynı şekilde bize dayatmışlardı, biz de mutlu mesut yaşayıp geldik bu günlere işte. Kutsal kitapları ezberle, marşları ezberle, duaları ezberle, yürümeyi öğrendikten hemen sonra uygun adımı öğrenmelisin.
Cinsel organların bizim için hayati önemdedir çocuk. Eğer erkeksen arada bir çıkarıp göstericez seninkini amcalara. Pipin bizim gururumuz. Ama biz varken yapabilirsin bunu, sakın öyle uluorta çıkarıp sallayayım falan deme. Eğer kızsan, belli bir yaşa gelinceye kadar (biz sana o yaşı söyleriz) sakın orana burana dokunma bile! Mesela, tam ayıp yerlerinin orda bir zar var, o zarı hayatın pahasına koruyacaksın. Korumadıysan bile korumuş gibi davranacaksın, bizi üzmemek için. Ayrıca, öyle herkesle arkadaş-sevgili falan olma sakın. Beğenmediğimiz, bizim görüşlerimize uymayan birileriyle beraber olursan da seni dışlama, aşağılama hakkını saklı tutarız. Biz senin iyiliğini mutluluğunu düşünüyoruz yavrum. Bizi üzersen mutlu olamazsın. Sonra bi bakmışsın biriyle flört ettin diye, hop, seni öldürüvermişiz! Töre bu yavrum, sözleşmede yazıyo töreye riayet edeceğin. Gelenekler/görenekler önemlidir. Bölünmez bütün gibidir.
Evet, bu genel çerçeve içinde düşünmeden, sorgulamadan yaşarsan bizi mutlu edersin. Bize ait olduğun müddetçe hepimiz mutlu oluruz. Bizi mutsuz edersen, başına geleceklerden sen sorumlusun, biricik evladım.
*: Yazının başlığı Yiğit Özgür'ün bu haftaki Uykusuz dergisindeki bir karikatüründen alınmıştır.