2 Ekim 2010 Cumartesi

bıkınıyorum

Yazmiyim diyorum, biraz uzak durayım diyorum ama..olmuyor işte, içine çekiyor beni gündem..ve bakıyorum yine onca güzel şeyle onca boktan durum bir arada. Türkiye bu işte. bir yandan sürekli batarken öte yandan sürekli yükselen ve bu yüzden de hep yerinde sayan bir ülke..

Korku imparatorluğu deniyor mesela. Bence yanlış bir isimlendirme. Korku cumhuriyeti çok daha uygun. Çünkü burada korkuyu yayma özgürlüğü kadar hoyratça kullanılan bir özgürlük yok. Herkes korkulardan bahsettiği müddetçe sonuna dek özgür. Ama barıştan bahsedersen cıss. Yassah.

Muhalifler susturuluyormuş diye duydum..Girin bir kitapçıya, karşınızda, hem de çok satanlar listesinde "Takunyalı Führer", veya "Bilmemkimin Gül'ü"..Sonra hakkında en çok dava açılan gazetelere ve gazetecilere bakın; Zaman, Star, Taraf..Evet, muhalifler susturuluyor gerçekten de..Riyakarlığın farkında mısınız?

Ama susturulan bişey var, internet. Vimeo kapatılmış bu sefer de. Dün de az kalsın Facebook kapanıyormuş. Gerçi ülkedeki üretim gücünün %90 oranında artmasına yol açabilirdi o yasak ama, olsun, karşısındayız!

Dünün işkencecisi bugün en kahraman Rıdvan oluveriyor. Bu adam yıllarca emniyet müdürlüğü yaparken cemaat'in ce-eee'sine dahi bir soruşturma açtırmamış, ama caaart bi kitap yazıyor Kemalizmin şanlı tarihine adını altın harflerle yazdırıveriyor. Tutuklanması da cila oluyor tabii, hiç bu adam napmış, belgeleri açıklıcam demiş de şimdi niye susmuş düşünülmüyor... O, kafamızdaki cemaat komplolarına cuk oturdu, lütfen ses etmeyiniz.

Haşim Kılıç "İlk üç madde değişebilir" deme cüretini gösterdi, bütün partiler kınama yarışına girdi ve bir kez daha AKP'nin değişim iradesinin ne kadar zayıf olduğunu gördük. İlk üç maddeye dokunmadan değişecekse anayasa, bunca tantana niyedir burhan kuzum? Darbe anayasasına karşıysak, ilk üç maddesine de karşı değil miyiz? Ben anlamıyor.

Bu arada kimse sizden anadilde eğitim beklemesinmiş. OK. Siz de Kürt sorununun çözülmesini beklemeyin o halde. PKK sonsuz kere ateşkes ilan etse de Kürt sorunu baki kalır, bunu anlayamadık mı ki hala?

Anlayamadık. Batıda modernite yerleşik otoriteye karşı yükselmişti. Burada, iktidarla modernite eleleydi. Birşeylerin ters gideceğini tahmin etmediniz mi ey damarlarında asil kanlar dolaştıran arkadaşlar? Bastırılan, geri döner işte hep, Freud amcanın dediği gibi. Ne kadar çok bastırılırsa, o kadar şiddetle geri döner hem de. Bu ülkede açıkça dindar olmak bastırıldı, Kürt olmak bastırıldı, hatta kısacası Türk olmayan herşey bastırıldı..Şimdi, babalar gibi geri dönüyorlar işte ve Türkler kendilerini azınlık gibi hissettiklerinden yakınıyorlar. İyidir, empati güzel bişeydir. Bu ülkede (kimi zaman sayıca fazla olunsa da) azınlık olmanın nasıl bir şey olduğunun çok iyi anlaşılması lazım zaten. İnsanlara dindar olma izni verilecek, Kürt olma izni verilecek, Ermeni olma izni verilecek..bu insanların çocuklarına istedikleri gibi bir eğitim vermeleri sağlanacak. Bu insanların yaşadıkları acılar, baskılar tanınacak. Kısacası, biz Türkler utanıcaz, başımızı öne eğip bi susucaz, bi dinlicez. Başka türlü bu sorunlarımız bitmez, bitebilemez.

Neyse, Abdullah Gül bişeyleri anlamış görünüyor yer yer. Yeter mi? Yetmez. Ama?

Hiç yorum yok: