kimse zannettiği kadar zeki değildir. kimse zannettiği kadar çekici de değildir. ama kendimizi ve başkalarını kandırmak konusunda hepimiz ayrı ayrı yetenekliyizdir. ilişkiler karşılıklı bir ilüzyonun süreklileştirilmesidir. evlilikler de bu ilüzyonun kronikleşmesi belki..
aşık olmanın zor olduğunu kim söylemişse halt etmiş. yoksa kimse böyle bişey söylememiş miydi? hayır efendim, aşık olmak çok kolaydır. çünkü, herkes aşık olmak ister. ve herkes aşık olunmak da ister. bir danışıklı dövüş olasılığı her daim yüksektir. dünyada hergün milyarlarca insan sevişmiyor mu?
ama kimisi de aynı anda hem aşık olmak hem de aşık olunmak ister, aynı kişi tarafından. hadi bunu da başardın, o aşkı sürekli hale getirmek, bundan bir ilişki ve hatta ömür boyu bir beraberlik yaratmak..işte orada başka şeyler devreye giriyo artık. kafanda yarattığın eş'i, karşındaki insana yakıştırma, yapıştırma süreçleri..beğenmediğin yerleri kesip atma talepleri..uyuşan yerlerde aşırıya kaçan bir sevinç.
ve sonra, tabiiki de, o "kafadaki eş" değişecektir, çünkü o kişiden gerekli haz alındığı vakit, gereksizdir artık. başka bir eş yaratılmalıdır. karşınızdaki insan o kalıba sığabilir mi önce ona bakarsınız, çünkü en kolayı aynı kişiyle devam etmektir. ama yok, çok aykırı geldiyse, ayrılma vaktidir. ama ilişkiler zaten çok karmaşık, herkes için farklı farklı, cins cins şeyler..
esas bahsetmek istediğim, aşık olunan kişinin, kendisine aşık olan kişi üzerinden övünmeye başlamasıdır. nasıl anlamsız bir çabadır bu.."biliyor musunuz, şu şu bana çok aşık!". ee? aşk zaten "kaliteli" bir his değil ki, zekice veya gururlu veya insanüstü veya ayrıcalıklı bir his değil ki? yani bir istakozun "biliyo musun şu şu benim tadımı çok beğendi" diyerek övünmesi gibi bişey bu..aşk; sevişme isteğimizi sarıp sarmaladığımız bir süs paketi, cinsel arzularımızı kamufle eden hümanist ve romantik pelerin..kısacası insan olmanın getirdiği bir ihtiyaç, bir güdü, vazgeçilmez bir istektir aşk. ve "şu şu" sana aşık olmasaydı inan ki bir başkasına olacaktı! kendinizi size aşık olan insan üzerinden tanımlamayın efendim, geçin bunları. önemsiz şeyler bunlar! zevkleriniz üzerinden, entelektüel birikiminiz üzerinden tanımlayın kendinizi..ne demiş şarkı sözü yazarı; suya yazı yazmak gibi seni sevmek..aynen öyle işte, kasılmayın, yorulmayın aşk hakkında bu kadar.
ha ilişkisiz yapamayız, eyvallah. ama bari bir yapıcılık, bir üreticilik, karşılıklı bir fikir teatrisi bulunsun, bir katkı sağlasın iki insana da. veya yaratılan ilişki iki tarafta da bir hayranlık uyandırsın, herkesten gizli bir dil oluşuversin aranızda..yani iki kişi elele yarattığınız şeylerle övünün, önceden başkalarının yarattıklarıyla değil! aşık olmadan önce, hayran olun, onun size bişeyler katmasından ve ona bişeyler katmaktan mutlu olun. o zaman belki sıkıcı olmaktan yırtabilirsiniz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder